E-ticarette Gelecek 10 yıl İçinde Gelişmeler Neler Olacak
Bugün bildiğimiz anlamda mağazacılığın sonuna yaklaştığımız bir dönemdeyiz. Teknoloji perakendelerinden moda markalarına hemen herkes fiziksel mağaza sayısını arttırmanın büyüme getirmeyeceğinin farkında. Diğer taraftan dijitalde doğan e-ticaret markaları, yeni bir mağazacılık anlayışıyla ete kemiğe (taşa tuğlaya) bürünmeye başlıyor.
Türkiye’de bir süredir görmeye başladığımız trendler, Criteo’ya göre perakende dünyasının benzeri görülmemiş bir inovasyon dalgasına kapıldığını ortaya koyuyor. E-ticaretin geleceği raporunu yayınlayan Criteo, 2026’ya giden yolda tüm değer zinciri üzerinde önemli etkisi olan yeni iş modellerinin tüketici davranışlarını nasıl değiştireceğini analiz ediyor. Bu bağlamda raporda öne çıkan temel öngörüler şu şekilde:
Geleceğin tüketicileri anlık tatmin peşinde
Tüketicilerin e-ticaretten temel beklentileri fiyat ve elverişlilik. Önümüzdeki on yılda ise müşterinin istediği şeyi istediği yerden istediği zamanda alabilmesi yaygın bir trend haline gelerek anlık tatmini öne çıkaracak. Müşteriler dijital reklamlardaki ürünlerin her yönden verilen söze sadık olmasını bekleyecek, ne görüyorlarsa aldıklarının da o olmasını isteyecek. Alış veriş deneyimi'nin gittikçe önemli hale geldiği e-ticarette Artırılmış Gerçeklik (AR) anahtar rol oynayacak rapora göre. Hızlı tüketimin dezavantajları düşünüldüğünde sürdürülebilirliğin yükselişi ise kaçınılmaz görünüyor. Paylaşım ekonomisinin halihazırda etkilemeye başladığı perakende sektöründe, bugün iş yapan birçok orta ve küçük ölçekli mağazanın yerini paylaşım/ikinci el ürün odaklı işlerin alması muhtemel.
Online ve offline alışveriş arasındaki sınırlar kayboluyor
Fiziksel mağazaları olan perakendeciler ve e-ticaret arasındaki sınırlar halihazırda siliniyor ve 2026’da bunlar tamamen ortadan kalmış olacaklar. Rapora göre, “tek bir alanda hizmet sunan, mevcut online perakendeciler fiziksel mağazalar oluşturmaya devam edecek. Buradaki amaç, çoklu marka satışı yapanlar için beklentileri karşılama sürecini ve müşteri hizmetlerini geliştirmek olacak. Perakendecilerin çoğu, bugün yükselişte olan yöntemlere başvurarak, İngiltere’deki “click-and-collect” modeli gibi uygulamaları hayata geçirmek için işbirliklerine gidecek. Offline perakendecilerin yalnızca daha az fiziksel mekana ihtiyacı olacak ve online platformlara yaptıkları yatırımları artıracaklar.
Omnichannel’ın bugün fiyatlama, ürünlere erişimde tutarsızlıklar gibi en büyük sorunları ise omnibrand yani çoklu marka stratejisiyle çözülebilir.
Mobil öncelikli perakende deneyimi
Akıllı telefon satışlarının 2020’de 2 milyar adeti geçeceği beklentisi, büyüyen ekranlar ve mobil ticaretin yükselişi perakende deneyiminin mobil öncelikli evrileceğine işaret ediyor. Bu mobil ödemeler kadar mobilin öncelikli olduğu reklam modellerinin kullanılacağı anlamına geliyor.
İçeriksel lokasyon
İçerik değil bağlam
Markaların iki boyutlu müşteri algısı daha gerçekçi bir şekilde üç boyutlu hale geliyor. Bunda elbette profillere konum ve diğer daha kişisel/anlık zevklerin eklenmesi var. Ses arayüzünün yükselişi, bot’lar ve yapay zeka, öngörülü modellerin e-ticaret için yepyeni bir dönemin geleceğine işaret ediyor.
İnsanlar, daha fazla kişiselleştirme ile birlikte kişisel verileri üzerinde daha fazla kontrol talep edecek
Tüketiciler, 2026 yılında perakendecilerle ve markalarla olan etkileşimlerinden yüksek seviyede elverişlilik ve kişiselleştirme bekleyecek. Bunun kişisel veri paylaşımı ile mümkün olacağını da kabullenmiş olacaklar. Diğer yandan, tüketicilerin kişisel verilerinin değerine dairfarkındalıkları da artacak ve bilgilerinin ne kadarının, kimlerle paylaşıldığı üzerinde daha fazla kontrollerinin olmasını isteyecekler. Perakendecilerin bunu kabullenmesi ve buna saygı duyması, istenilen verilerin ve bunun karşılığında tüketicilere ne verildiğine bağlı olarak gizlilik sınıflandırmaları yapılacak. Örneğin, sağlık ve finans ürünleri, tüketicilerin yalnızca güvenli, alanında uzman sağlık ve finans kuruluşlarıyla paylaşmak isteyecekleri, oldukça hassas bilgilerle ilişkilendiriliyor. Criteo, gizlilik kontrolü söz konusu olduğunda kullanıcıların farklı siteleri merkezi bir sistem üzerinden kontrol edebilecekleri bir uygulama isteyeceklerini öngörüyor.